31 Ekim 2011 Pazartesi

Hayattaki ilhamın son bulduğunda

Uzaklara dayanamamaya başlıyorum. Bir panik atak göğsümü daraltıyor işte. Ailemin yanında hıçkırıklarla ağlamaya başlıyorum. Kendimi hiç bu akdar kötü hissetmemiştim. Hayat neden ilhamını benden kestin anlamıyorum? Neden şimdi mutsuz olmamı istiyorsun.
Şimdi sana çok ihtiyacım var. Bütün aldığın hediyeleri sana geri veriyorum, istediğim tek şey, şu an benimle kahve içip sohbet etmen. Ama sadece yanımda olsan da olur. Ama lütfen ol. Uzakta olma. Çünkü sen uzakta olduğun her dakika, ben yeni bir tıbbi hastalığın kollarında kendimi buluyorum. Beni türk hekimlerine emanet etme.
Kalbim çok hızlı çarpıyor. Çevremde olan hiçbir şeye aynı tepkiyi veremiyorum, eskiden verdiğim tepkiyle aynı olanları. Çok değişik oluyorum sorunlar karşıma çıktıkça. Ben şu an sadece yeni bir hayatın altında kalmanın yükümlülüğüyle yürümek istiyorum ama beni eskiye bağlayan şeyler var, kopmaıyorum bir türlü. Saat kaç olmuş. Delirme vaktim gelmiş.

29 Ekim 2011 Cumartesi

Sözüm meclisten dışarı dostlar
Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Hani dilim dilim doğrasalar beni
Marmara, Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum

17 Nisan 2010 Cumartesi

ben psiko-somatik bir gezegenin hipnoza uğramış yurttaşıyım

Yukarıdan bakıldığında hayatlarımız, önermeleri değerlendirmemizle ortaya çıkan ve etrafımızı sarmış olan görünümlerin gerçek mi yoksa sahte mi olduğuna dayalı kabullenmelerimizden filizlenen çiçeklerin boy verdiği uçsuz bucaksız bir yan olaylar tarlasıdır.

Hipnozcu- Richard Bach


Alışkanlık

Tenlerimiz, değmese bile
Kadehlerimiz değsin
Biraz daha kal
Yaşadıklarımız
Kaçırdıklarımıza değsin.


Dedim.Defterime yazdım.Çok beğendim.Sonra çok büyük bir boşluk vardı ve onu cevaplamam gerekiyordu.Kime yazmıştım? Kime değecek zamanım var? Kime bu tutkunluğum, mtululuğumu paylaşma isteğim.Bilemedim.Şimdi sadece açtığım güzel yabancı parça, sözlerini bile bilmediğim, beni mutlu ediyor.Aslında mutlu etmekle kalmıyor bu kelimeleri çok büyük mütevazılılıkla buraya yazmamı sağlıyor.
Hani.Oluyor ya arada.Uçsuz oluyorsunuz.Bucaksız oluyorsunuz.



Silence var.Nobody var.It was easy var.Bu şarkıyı sevecekmişim gibime geliyor.


17 nisan.

11 Nisan 2010 Pazar

15 Mart 2010 Pazartesi

Barack Odana!!!1

Bizler aslında hepimiz ergenliğinden ötürü çoğu kez odalarına yollanmış gençleriz.Fakat odalarımıza kadar eşlik edecek bir Alfred yok köşkümüzde.Çoğu kez yerdeki halı deseni içinde kayboluyoruz, bazı kez de salondaki ayrıntıları ezberliyoruz.Beynimize çakılmaya çalışılan çoğu kuramı bir kaç adımda yok etmeye çalışıyoruz.Çakanlara halk arasında anne hak arasında baba diyoruz.

Bizler aslında yalnızlığından ötürü hemen hemen her gün sevgiyi aşındırmış gençleriz.Fakat bizi teselli edecek,oyalacak kişiler yok çevremizde.Çoğu kez duygular besliyoruz, bazen mutlu oluyoruz.En sonunda onu da unutuyoruz.Duygularımız harap oluyor.Atmosferi aşmaya çalışırken yanıp kül oluyoruz.Biz buna halk arasında evde kalmak, kendi aramızda ölmek diyoruz.

Bizler aslında yaşamdan ötürü yaşamayı anlayamamış, dizginleri birilerine kakalamak istemiş bireyleriz.Görüşlerimizin arkasında kalamıyoruz.Kendimizi anlatamıyoruz.Ritüel hesaplardan radikal kararlar çıkarıyoruz.İleriye yönelip geriye tökezleniyoruz.Biz kendimize halk arasında entel dantel, reklam arasında "Barack doğru Odana!!!!11" diyoruz.

14 Ağustos 2009 Cuma

Tabana Kuvvet

Ucu açık cümleler
Tamamlaması gereken kişi
Tam karşımda

Kalbimi aktarıp
Birlikte damlayacağız
Sonra Deniz...

Akacağız yavaşça
Sıcaklığımız azalırken
Tozlar bulaşsa bile
Sonra deniz...

Kızgın kadın topuğu eşiğinde
Sesler,atmosferin beşiğinde
Karanlıklar,aştık.

Çok korkuyorum
Bir kere,yalnız
Biraz deniz

Elele verelim
Dudaklarında
Arzulu son damla

Akacağız yavaşça
Sıcaklığımız azalırken
Tozlar bulaşsa bile
Sabır,sonra deniz...

Biz,uzun yolcuyuz
Pıhtılaşmaz
Hiçbir zaman tenimiz

Kesilmez yolumuz
Sevişmek sansürsüz
eksi sonsuz,artı deniz..

Akacağız yavaşça
Koyulaşırken yaşımız
Kemale ulaşsa bile
Genciz,hala deniz...

Bakın Neler Oldu


Rekabet süreklidir
Yakınındakilere kadar zarar vermesse iyidir
Yakınındakilerle mutsuz olursan,
İşte o zaman
Hırsını çıkaramadığın yakının olur
İyi olan uzaktadır
Uzakta olan iyidir
Özlem uzaktakine yarar
Kin yakındakine vurur
Öfke ona duyulur

Alçakgönüllülük kötüdür
İyi olan kendini bilmek
İyi olan her zaman
Biraz duyarlı kalabilmek

Heves,şevk kötüdür
Öğrenmeden istenilen önyargıdır
Önyargı öğrenmeden kabul edilmeyendir
aynı zamanda.
Aynı zamanda,aynı kibirle
Farklı görüşler ortak eleştiriyle
Varılırsa bir yere
işte o zaman başlangıç son olur
İşte o zaman
Son,başlangıç.

Hiç bir zaman bunları içermeyen
Aynı zaman bunları da kapsayan
Üzerine biraz sevgi serpilen
Şehvetle tatlandırılan
Güven ve merhamet dolanan
Sadık kalmayı meslek edinmiş
Her zaman onlardır.

Bir kez daha mı gözüme gözüme
İlla mı sokarlar iyi olduklarını
Unutulmamaları gerektiklerini
Unutursan yalnız kalacağını
Yine mi burama kadar gelir
Yine mi size teşekkürler,minnettarlar
Tekrar mı biz burdayız
Tekrar mı size hayranlıklar
Tekrar değerinizi öğrenme
Hiçbir zaman sizi bırakmama.

Çünkü bir "merhaba" ile başlar
"Nasılsın" ile yoğrulur
"Her zaman" kutsal oyunudur
"Asla" giriş yeminidir.

1 Mayıs 2009 Cuma

Üç Boyutlu Monotonluk


Nisanda bitti şakasıyla,utanmadan
Hala aynıyım,sadece atarken kalbim
sadece kan pompalarken
sadece maddesel düşünürken
sadece beyinle bir ortaklık
Bu ay da bitti biraz soğuk.

Sadece patikasız bir yolu gidiyorum
her sabah ve her akşam
Sadece aynı şarkıları dinelemkten bıkmadım
Sadece devam ediyor aynı huylarım
Bu ay da geçti,biraz çabuk.

Sadece devrin kalleşlerini eleştiriyorum
Sadece ellerimde leşleri kaldı
Yeşile kaynak veriyorum sadece uslanan bedenleri
Sadece ortak mirasa katkı
Bu ay da geçti,sesi kulaklarda kaldı

Kuru gürültüyle bastırıyorum sadece heveslerimi
Vereceğim nefesleri sadece bir dakikalığına erteliyorum
Sadece suyun değerini sürahide kalıncaya kadar son damla
anlıyorum,sadece arabesklere karşı alafranga
Bu ayda ne çabuk geçmiş telaşla

18 Nisan 2009 Cumartesi

Güneş kavururken dudaklarını
aslında yanaklarında hala onun tadı
hissetmek..
kahvelerde onun kokusunu aramak
baktığın simalardan onu çıkarmak
yeni ortaya atılmış arzuları
güzel hayalleri
gerçekleşmeyi beklemek.

bahar esintisi
soğuk kolyenin tenine verdiği etki
hatırlatmak
nasılda dün gibiydi

istemek
çok istemek
o tatlı hüzün ,yalnızlığın verdiği
beklemek.
beklerken çocukça ümitleri
arkadaşlar arasında..
sır saklamak...

nasıl da demiş orhan veli
mahvetmek..
aşık olmak..
havalar böyleyken kendini kaybeden
genç hormonların şuursuz kusurları
utanmak.
hatırlamamak

bahar tınıları
kulağını tırmalamak
mutsuz olmak için canımı veririm
yeter ki cıvıl cıvıl kuş sesleri
uzaklaşın burdan!

ürpermek
yetişkin seyirciler için
olan bu dünyada
deli kanlı olabilmek
kendimizden geçtik

hava güneşli
güneşlenmek
bütün epitellerimde her bir atomuna kadar
istemek güneşi
yaksın ki mutlu olmayayım
yaksın da şen şakrak aşık sesleri
defolun burdan!

8 Mart 2009 Pazar

Red Rose Konağında Bir Gece

açıkçası sana müteşekkirim diyor genç kız
kadın kadına yapılan bu muhabbet tehdit doluyor
o anda garip birşeyer dönüyor,evet
küre dönüyor
gözlerinden buram buram tehdit akan kadın şimdi yok,
ruhu etrafta dolaşıyor
erotik zihniyetler sadece geceyi düşünüyor
o anda garip birşeyler döndüğünü farkeden büyücü,evet
baktığı kemik falında evi görüyor
ev dönüyor
kaderi doğuran genç kız sonunda söylüyor hayatın birçok formu var
içerdeki sevinç bize bir haber getiriyor:
"bu bir oğlan"

gerilim dolan iskelet,içinde var olan bir ruh
ruhun içinde korku var
bir çift göz seyredalıyor iskeleti
iskelet kendi aleminde
zümrüd kalbini çekmeceye saklıyor
kalbi dönüyor
her döşemesinde yaşanmışlık olmasa da
o anda garip birşeylerin döndüğünü farkeden genç kız
gıcırdayan parkeyi farketmeden yoluna devam ediyor
yolu yol değil,evet
ruhu 12 yi vurunca
gölgeler ruhu selamlıyor
hayatın birçok formu var


zavallı zihniyetler hala tecavüz peşinde
erotizm ruhları selamlıyor
genç kız zaten güvende evde
ev dönüyor
kalbi yok..zaman geçiyor
saat 1
ruhlar iskeleti selamlıyor
hayatın birçok formu var
bir erkek çocuk
ve çığlıklar yükseliyor:
Beni cennete yücelt
Yaşam asla son bulmaz

1 Mart 2009 Pazar

Baharın Azizliği(Kendime yetemedim)

Canı sıkıldı kedimin
Onu oyalamak için
hayalimde kurduğum yemi verdim
Ki hayaldi zaten kedim.
Canı sıkıldı kendimin,
kendim kendime yetemez oldum
baharın ilk günü güneşli geçti ama
kar topladığını bilirdim kışın yağan güneşin.

Sabah kalktığımda 2 fincan
yanında çay lekeli 2 kaşık vardı
dün akşamdan kalan
sabah mahmurluğu kokusu üzerimdeyken
ağır bi şarkı çaldı mahmur mahmur
ben yine geç kalktım

Çok çalıştım
kafamda birikti silgi tozları,
sıfır yedi ucum bugün de bitmiş
ama benim dışarı çıkasım yok.
Kedime söyledim,
Onu eğittim
Artık her perşembe bana uykusuzla penguen alır oldu.

Kedime dedim senin yumağın var,
sıkılınca oynuyosun ne güzel
bi de kumun var kafamda
devamlı içine ediyosun,üstünü örtüyosun
dedi senin de aşk ın var
devamlı istiyosun,uğraşıyosun
sıkılınca bırakıyosun ne güzel
bi de yalnızlığın var kafanda
devamlı içine ediyo beyninin kemiriyo zalimce.

Sonra bi şarkı tutturdum kendimce
şarkı güzel değildi kedimce..
ben zaten hep bi köpek istemiştim
nerden geldi bu kedi bilemedim.
kendi kendime yetemedim.

Duygularım vardı evet,
kaldırımların kenarındaki turuncu,kahve yapraklar gibi
çöpçü süpürsün diye
zihnim döktü bütün kış,
şimdi bilincim filizlendi
çünkü bugün bahar geldi.

kapıdan baktırırsa mart,
benim kazmam ve küreğim yok..
benim bir kedim bile yok
tut ki karnım acıktı ama diyetteyim.

duygularım vardı evet,
bir türlü tarif edemedim
kendi kendime yetemedim
köpeğim terliklerimi getirdi
ama ben evde çorap giyerim.

duygularım VARDI evet,
varışa vardı..
anlatmak sa zahmet oldu bir büyük
yarışı kaybetmiş gibi...
hala anlatmak da zorluk çeken ben,
halata bağlı düşüncelerimi
hayattan kopuk duygularımı
duygu ve düşüncelerimi
bu beyaz sayfaya yazdım

bugün baharın ilk günü olsa da
hala kar ümidimi kaybetmeyeceğim
bir kar tanesi konuncaya kadar ağızımda
ve eriyinceye,
yılmayacağım
çünkü duygularım vardı
anlatmak güç oldu yetemedim
kendi kendime.
kelimelerin zorlandığı anda
kedime evi terketmesini söyledim.
çünkü küçük kablumbağa evine döndü.
bahar geldi.
duygularım bana yetemedi...

22 Şubat 2009 Pazar

Susturucu Hipnoz

Toplanmış insanlar
Bir ışık yığınına
Fikirler bilinç altında
Sanki sağır kulaklar
Suskun bir mum ışığı
Dalgalandıkça odada
Saatin tuzlu tiktakları
Dilleri fena yaktı
Plak sadece dönüyor
Duman sadece dağılırken
Gölgeler bile yorgun
Soğuk damarlarımıza işlerken
Işık kombinasyonu yeşilden boza
Beyaz dengesi akkor lamba
Fikirler bilinç altında
Tutsak Susturucu hipnoza

15 Aralık 2008 Pazartesi

Bir eskiz..


evet baktıkki hayat çekilir gibi değil..e ipleri bırakmakta olmaz...

koşşak bilemdiğimiz maviliklere?özgürlüğün tadına varıncaya dek
bırakmazlar bizi.sıkıca tuttular kolumuzdan.kaçsak?.nefes alana dek?
kanatlansak hepimiz .açılsak uzaklara telaşa gelmeden.
a hayır.kurallar.çiğnenmeyen .hazımsızlık yapan.
tamam yeter ikna olduk.çok güldük.çok ağladık.
yalvardık.işe yaramadı.
çünkü hayat her zaman hiç de adil olmayan oyunlarını üzermizde oynadı.
her duyguyu tatığımızdan emin değildi çünkü.i
çimize attık.attıkça birikti.birikince savurduk.
ve biz bittik.

bitti..


Not:Katkısından dolayı barış kumkuma teşekkürler. :)

S.e.